- susamış
- ظامئظمئظمآنعطشعطشانلهبانهيفان
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
ATŞÂN — Susamış, teşne. Susuz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MESHUF — Susamış. Suya kanamamı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
təşnə — f. 1) susamış, su istəyən; 2) m. bir şeyi çox istəyən, arzusunda olan, həvəskar. Təşnei eşq eşqə susamış adam, məhəbbət təşnəsi; təşnei suzan yanğından susamış, yanğı təşnəsi … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
hunhar — sf., esk., Far. ḫūnḫvār Kana susamış, kan dökücü … Çağatay Osmanlı Sözlük
okramak — nsz, hlk. Acıkmış, susamış olan at yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
susak — sf., ğı, hlk. 1) Susamış olan, susayan 2) is. Su kabağından yapılmış veya ağaçtan oyulmuş maşrapa 3) mec. Salak, aptal Birleşik Sözler susak ağızlı susak burunlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
susaklık — is., ğı 1) Susamış olma durumu 2) mec. Salaklık, aptallık … Çağatay Osmanlı Sözlük
susamak — nsz 1) Su içme gereksinimi duymak Yazın susamışken, birdenbire bir soğuk su içtiniz mi, bir sancı, bir ağırlık oturuverir. S. F. Abasıyanık 2) e, mec. Çok istemek, özlemek Sinemaya susamış bir mevsim başı kalabalığı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
susuz — sf. 1) Suyu olmayan, suyu bulunmayan Bir kadeh rakıyı susuz ve bir hamlede içti. P. Safa 2) Suyu çok az olan Susuz portakal. 3) Yağmursuz, kurak geçen Susuz bir yaz. 4) Susamış olan Koca bir tarihin tutuştuğu çöllerde susuz yanan insanların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
susuzluk — is., ğu 1) Susuz olma durumu, kuraklık ... bir genç memleketin en büyük bir nehri kenarında susuzluktan kavrulan bu şehri ... temiz bir su getirmeye, büyük, küçük cakalı şişeler içinde satmaya başlıyor. R. N. Güntekin 2) Susamış olma durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşne — sf., esk., Far. teşne 1) Susamış Güngörmüş varlıklı bir ailenin kültüre teşne zeki bir kızıdır. H. Taner 2) mec. Çok istekli Ne kadar da teşne imiş askerliğe... H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller teşne olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük